Türkçe Çevrimiçi Sözlük

Türk Bayrağı

Kelimeni Ara

Sözlük Tablosu

KelimeGünümüz Türkçesi
Âbâ1.atalar, babalar, pederler 2.yünden
Âbânîipekten , sarıya çalar bir renkte dallı
Abesboş , anlamsız, gayesiz, saçma.
Ab-ı rûyyüzsuyu , şeref, haysiyet, namus.
A’dâdadetler , sayı lar.
Adalekas, kaslar.
Ademyokluk , hiçlik, olmama, bulunmama
Adûdüşman .
Afâkufuklar , dış alemler; taraflar, yönler.
Ağniyâzenginler,ganiler.
Âğûşkucak,sığınılacak yer.
Ağyârbaşkaları , yabancılar, düşmanlar,
Âhâdbirler , birden dokuza kadar olan sayılar.
Ahcârtaşlar .
Ahenîndemirden,demir gibi; çok kuvvetli, pek
Ahesteyavaş , ağır, usul.
Ahfâdtorunlar , hafidler.
Ahirensonradan . Son olarak, geçenlerde, son
Ahlâfgelecek nesiller.
Ahlâtkar ıştırılmaya elverişli, çok
Ahrârhür kişiler, özgürler, esir ve köle
Ahyâdiriler, canl ılar.
Akabât1 . Korkunç durumlar, tehlikeli anlar. 2.
Akdâhkadehler . Akdes: en mukaddes, en mübarek, en kutsal.
Âkilyiyen , yiyici.
Akîmneticesiz, beyhude, sonuçsuz; kısır,
Aksâen son, uzak, en uzak.
Aktâr1 . Her taraf, her yer, taraflar, yöreler
Akvâlsözler , kaviller, konuşmalar.
Akvâmkavimler , ırklar, milletler.
Âlâmelemler ,kederler,acılar, üzüntüler.
Amâdehazır, hazırlanmış.
A’mâkderinlikler .
Amâlamell er, işler; emeller, arzular, istekler.
Amel -mândeiş göremez durumda olan.
Âmennâinandık , iman ettik.
Amîkderin .
Amûdsütun , direk.
An- karibyakından , en kısa zamanda, çok
Ananâtananeler , gelenekler.
Anâsırunsurlar , elementler, elemanlar.
Ârâ1. Oylar, reyler, fikirler. 2.süsleyen,
Arâkiyyedervişlerin giydikleri yünden
Ârâm1. Durma, dinlenme,sükun, karar 2.
Aramgâhdinlenme yeri, mezar.
Arsenikbir tür element.
Arz1.toprak, yeryüzü, dünya, zemin.
Âsâreserler , izler, nişanlar.
Asûdarslanlar , yiğitler.
Âsümangökyüzü , sema, felek , gök kubbe.
Âşinâbildik, tanıdık; bilen, tanıyan.
Aşiyânyuva , ev, mesken, ikametgâh, kuş
Aşûbkargaşa , karıştırıcı, karıştıran.
Atehbunama, bunaklık
Âtigelecek , ilerideki, aşağıdaki; inatçı, kalın
Attârbaharatçı , aktar, güzel koku satan adam.
Avâlimalemler , dünyalar, cihanlar.
Âyâtayetler , menziller, mekânlar.
Ayyuk1.gökyüzünün pek yüksek
Âzâdehür , özgür, serbest, bağlardan kurtulmuş.
Ba’s1 . Dirilme, diriltme, diriliş,
Bâb1 . Kapı, bölüm, kısım, fasıl; mevzu, konu.
Bâd1 .rüzgâr , yel; soluk, nefes 2.defa, kez; yük,
Bâdeşarap, içki; k adeh..
Bâdî1 .sebep, sebep olan, yol açan; halk eden,
Badîyeçöl , sahra; kır, ova.
Bâhşehvet, cinsel güç.
Bahr1 .deniz, büyük göl veya nehir. 2.âlim, çok
Bahr -i ahmerkızıldeniz.
Bahs -i dûradûruzayıp giden mevzu.
Bâlâüst , yukarı, yüksek, yüce.
Bâr1 .yük, zah met, eziyet, ağırlık. 2.yemiş,
Bârânyağmur , rahmet.
Bargâhyüksek huzur, padişah huzuru, otağ,
Bârûsur , kale duvarı, burç, hisar burcu ,
Ba'sü ba'de'l -mevtölümden sonra diriliş.
Bâzîçeoyuncak , eğlence.
Bedâyieşi benzeri olmayan g üzellikler.
Bedi'güzel, eşsiz güzel, benzersiz, beğenilen, yepyeni, eşi ve benzeri olmayan. Bedî: benzersiz güzel, üstün, özgün.
Bedîhîisp at gerektirmeyecek kadar açık,
Bedrekakılavuz , uğurlama, yolcu etme.
Behâimhayvanlar, Suriye’de bir sıradağ.
Behîmîhayvanca, hayvani, hayvana yakışır
Behtşaşkınlık, hayranlık; yalan söylemek,
Bekâkalıcılık , devamlılık, ebedilik, ölmezlik.
Beliyyâtbelalar , gamlar, felaketler, kederler,
Benânparmaklar , parmak uçları.
Benâtkızlar , bebekler.
Bendegânpadişahın hizmetindekiler, kullar,
Ber1. Üzere, üzerine, yukarı. 2.göğüs, sine,
Berâhîndeliller , kanıtlar, şahitler.
Berceste1 . Seçkin, seçme, sağlam ve latif.
Berdârasılmış , yukarı kaldırılmış; tutucu, itaat
Berfkar .
Berhâneeskiyip harap olmuş konak, ev.
Berhudârmutlu , saadete erişen, selamette.
Berîn1.ço k yüksek, en yüce, yüksek, yüce
Berk1.katı, sert, sağlam. 2. şimşek, yıldırım,
Berk -i nigâhşimşek (gibi) bakış.
Bermu’tâdalışıldığı üzere, her zamanki gibi.
Bernâmemektup başlığı, zarfın üzerindeki
Berzedebiriktirilmiş , toplanılmış, bir araya
Besîmgüleryüz’ü, güleç.
Beşâretmüjde , muştu, iyi haber, müjdeleme.
Beşuşgüleryüzlü , şen.
Bevadmahvolma , yok olma.
Beyâbânçöl , sahra, kır.
Beyyinâtdeliller , mucize li açık ayetler, açık ve
Beyzâ1.beyaz, bembeyaz, parlak; yumurta.
Bezlcömertçe vermek, bol bol vermek,
Bezm1.sohbet m eclisi, eğlence meclisi, içki
Bî-aramdurup dinlenmeme.
Bîdâruyanık , uykusuz, uyumayan.
Bidâyetbaşlangıç , başlama; ilk önce, ilk olarak.
Bîhûş (et -)aklını başından almak.
Bîhûşakılsız, şaşkın, sersem.
Bi-insafinsafsız, acımasız.
Bîkeskimsesiz .
Bilfarzfarz edelim ki, diyelim ki, varsaymakla,
Bimârhasta.
Bî-meâlanlamsız, manasız.
Bîngören anlamında son ek.
Binagöz, gören, görücü; ev, yapı, bina e tme, dayandırma. Bî-payân: sınırsız, sonsuz.
Bisteryatak, döşek.
Bîtâbgüçsüz, yorgun, takatsiz.
Bî-tenâhisonsuz, tükenmez.
Bî-vâyenasipsiz, kısmetsiz, mahrum.
Bî-zarbıkmış, usanmış, bezginlik.
Bû'duzaklık, mesafe, aralık, boyut.
Bûdvarlık , uzaklık.
Buhayregöl, küçük deniz.
Buk’aülke , yer, diyar, yer parçası, boş ve ıssız
Burûcburçlar .
Büd u nebüdvar yok, oldu olmadı.
Bükaağlama .
Bülendyüce , yüksek, büyük.
Bünyâd (kur -)temel atmak.
Bünyâdt emel, kök, yapı, bina.
Bünyânbina , yapı, duvar, saray.
Bürehneaçık , yalın, çıplak.
Cahimcehennem, cehennemin dördüncü
Cahîmîcehennem gibi.
Câmedâ ngardrop.
Câmidcansız, donmuş, donuk, hareketsiz,
Câriakan, akıcı geçerli, yürürlükte, yürüyen.
Câvidâ nebedi, sonsuz, kalıcı.
Câyyer, makam, mevki; değer, layık.
Cebânetkorkaklık, ürkeklik.
Ceberu tazamet, büyüklük , hakimlik; baskı,
Cebin1. Alın. 2. Korkak, cesaretsiz, yüreksiz.
Cebin -i sîmîng ümüşe benzer alın, gümüş gibi
Cebrizoraki, zorla, zorunlu olarak.
Cedata, dede.
Cedel -gâhmücadele yeri, dünya.
Cefa-didecefa görmüş, cefa çekmiş.
Celâdetyiğitlik, kahramanlık , bahadırlık.
Celîbelli , açık, aşikar, meydanda, parlak.
Cenâhkanat, taraf, yan, yön, kısım; kol, pazu.
Cenubgüney.
Cerhyaralama,yaralatma, çürütme, yara.
Ceridegazete , tutanak; yalnız, tenha.
Cerihayara.
Cevâmîtoplayıcı olan şeyler.
Cevelandolaşma , gezme, gezinti.
Cevelan -gâhdolaşma yeri, gezinme yeri , gezip
Cevfiç , iç kısım, oyuk, çukur, boşluk; orta, yarı. Cevv: hava boşluğu, gök, yer ile gök arası, gök
Ceybcep , yaka.
Cibahcepheler , alınlar.
Cibaldağlar .
Cibal -i velveledârsesli dağlar, gürültülü dağlar.
Cibilliy aratılıştan, mayadan , soydan; huy,
Cidâlmücadele , kavga, çekişme, cenk,
Cidârduvar .
Cifeleş , ölü hayvan, kokmuş et.
Cihâzçeyiz , alet, edevat, aygıt, sistem; organ,
Cudcömertlik , eli açık olmak.
Cuşcoşma , kaynama .
Cuşişcoşkunluk , coşma, coşku.
Cuyakarsu , ırmak, çay; arayan, arama.
Cuybarakarsu , ırmak, nehir, dere, çay.
Cüdâuzak kalmak, ayrı düşmek, ayrı, ayrılmış,
Cündisipahi, süvari, usta binici, ata iyi binen.
Cünundelilik , cinnet, delirmek .
Cür’abir yudumluk su, içim, yudum.
Çâk1.yırtmak, yırtık, çatlak, yarık, yırtmaç.
Çakşır1.ince kumaştan yapılan uzun bir çeşit
Çalâkçevik , atik, kıvrak, yerinde duramayan,
Çerâğkandil , lamba, mum, çıra.
Çinkıvrım , kırışık, büklüm, buruşukluk.
Dalkavukçıkar ve yarar beklediği ya da
Damǎnbir şeyi üstlenme, taahhüt ve garanti
Danikişiler nezdinde doğacak zararlardan
Dar ü divaryer, ülke, mekân .
Darabanvurma, vuruş, çarpış, çarpıntı.
Dayeçocuk hizmetçisi, çocuğa süt veren dadı,
Dehenağız
Dehhaşeçok korkunç, dehşetli
Dehrdünya,devir,çağ,çok uzun zaman.
Dehşetbir tehlike ya da korkunç bir şey
Delâletdeliller, kanıtlar
Demkan, soluk, ağız,nazar,an,vakit,saat.
Demâdemzaman zaman, her vakit, daima, her
Denidünyaya ait , fani ve geçici .
Derekeseviye, aşağı derece, gitgide alçalan
Deruniçyüz,iç taraf, kalp,gönül
Deryadeniz
Dest, el, (çoğulu:düşüt) dört bucaklı yastık ve
Destârsikkeye sarılan sargı, mevlevilikte sarık
Destareskimiş sarık, halk ağzında örtü
Destitesti. Deva: hastalığı iyileştirici nesne, ilaç; çözüm,
Devahifelaketler, büyük afetler,kazalar,üstün
Devairdaireler
Deverândolaşma, dönme, dolaşım
Devr -i istibdadbaskı dönemi
Devr -i istilaistila zamanı
Deyyarmanastır sahibi, biri, bir kimse, fert
Didaryüz, çehre, göz, görüş kuvveti
Didegöz/görmüş, görül müş
Didinmekhiç durmadan, kendini yıpratırcasına
Dil- hahgönlün isteği, arzusu
Dilbergönül alan güzel sevgili
Dil-nişingönülde yer tutan. Latif hoş.
Dimağakıl, beyin
Din-i fıtriinsanın tabiatına uygun din, islam
Din-i mubinislam dini
Duhâtzekiler, dâhiler
Duruzak kalmak
Dümbelekağzında deri gerilmiş dipsiz bir
Düra düruzun uzadıya, uzaktan uzağa;
Dürdane- i ismettemizlik incesi
Düsturgenel kural, nizam.
Düşundış evrenin kişinin zihninde yansıması
Eb'adçok uzak
Ebkemdilsiz
Ecdatgeçmişteki büyükler, atalar ve dedeler
Ecir· bir işi yapmak için kendi kuvveti ni veya
Ecnamson, işin sonu mecaz : gelecek
Eczatek parça, kısım ,birimler, unsurlar.
Edvardevirler, dönemler
Efkanbağırıp çağıran
Efkârfikirler, kaygı, tasa, üzüntü ve sıkıntı
Eflakagöklere
Efrâdfertler, bireyler ve şahıslar
Ekseriyyetçoğunluk, çokluk
Ekvanvarlıklar
Elhasılsonuç olarak
Elim izmihlalacı yok oluş
Elvahlevhalar,portler,tablolar
Elzemgerekli
Emelgönülde yaşatılan ve gelecekte
Emin tarıkgüvenilir yol
Emvac - ı berfu baranyağmur ve kar dalgaları
Emvacdalgalar
Emvatölüler
Enbiyenebiler, peygamberler
Encümyıldızlar
Encümencemiyet, meclis
Endazeeskiden kullanılan 65cm boyunda bir
Endülüs711 -1492 arasındaki müslümanlığın
Enfesputlar Enfiye: toz haline getirilmiş tütünün burun
Enginaçık deniz çok geniş iyi
Enin i istimatyardım iniltisi
Enininilti, feryatlar
Enini muhtazarıölümü bekleyen
Enini ruhruhun inleyişi
Enkaz ı tarumar beşerdarmadağın
Enkaz -i beşerinsan yığını
Ensarmedine yerlileri hicret eden mekkelilere
Envarnurlar,ış ıklar,aydınlıklar.maddi veya
Epsarfarkında olan gözler
Erbabişini iyi bilen
Erkanbir toplumun önde gelenleri, söz
Ervahruhlar
Esaretkölelik,tutsallık ve esirlik
Esbabgerektirici sebepler, gerekçeler
Escadcesetler
Esef et -üzülmek
Eşbahuzaktan görülen karartılar ve hayaller
Eşedşiddetli
Eşhaskişiler, şahıslar
Eşkâlişekiller
Eşvakşiddetli arzular, istekler
Etfâlç ocuklar
Etradışahıslar, fertler
Evamiremirler
Evellceönceleri eskileri
Evhamtemelsiz kaygılar kuruntular ve
Evkafvakıflar müdürlüğü
Evvelönce
Evvelailk iş olarak ilkin ilk önce
Eyerbinicinin rahat olmasını sağlamak için
Eytamyetimler
Eyyamigünler
Ezelibaşlangıcı olmayan, öncesiz, eski.
Faidefayda, kazanç, kar, yararlılık.
FârûkHz. Öme r'in lakabı. Fârûk kelimesi
Fasılbölüm
Fasidbozuk
Faslü’l -hitabseslenme bölümü
Fatinışık
Fazıldeğerli, erdemli
Feca’ atleiçler acısı
Fecayimusibet
Fecrşafak, tan ağarması.
Fecr-i nazannazlı şafak
Fedaiher tehlikeyi göze alan ülkü yolunda
Felahkurtuluş
Fenniyöntemine göre yapılan ya da yönetimine
Ferağuzak durma
Feraiz-i imanimanın şartları
Ferdayarın, gelecek zaman.
Ferideşsiz
Ferîkosmanlı devleti 'nin son dönemi
Fersudeeskimiş
Ferş-i rahıdyolun yaygısı
Feryadbağırmak, çığlık atmak
Fessarık Fesad: bozulma
Fetretiki olay arasında gecen süre
Fetvadin adamının verdiği dini görüş
Feve fevcdalga dalga
Fevküst
Fevkindenüstünden
Feyfaçöl
Feylesoffilozof
Feyyalfil çobanı. File bakan kimse.
Feyyazfeyyaz, arapça kökenli bir isim
Feyzfeyiz (feyz) ve feyezân ke limeleri (çoğulu
Feyzabolluk, bereket, verimlilik
Fezauzay
Fezailfaziletler
Fıkkaufak, çok küçük.
Fırkasiyasal parti
Fıtratyaratılış
Figanbağırmak
Fikrdüşünce
Fikri hürriyethürriyet düşüncesi
Fikr-i kavmiyetırkçılık düşüncesi
Fikr-i nez ihtemiz düşünce
Fil hakikadoğrusu, gerçekten
Fitnekargaşa, karışıklık
Fuadkalp, gönül
Fuhuşhaddini aşma
Fukahafıkıh alimleri
Furkan- ı hakimhikmetli kuran
Fünunfenler
Fünun -ı hendesegeometri ilimleri
Füshatgenişlik
Füsulmevsim
Füturbezginlik
Füyuzunfeyizler
Gafilaymaz, habersiz, hazırlıksız
Gâhiara sıra, zaman zaman
Gaibgörülmeyen âlem, göz önünde
Galebeyenmek, üstünlük
Galeyankaynamış, mecazen coşma,
Galeyhkaynama
Galinyatak
Gamginoyun
Garâbetgariplikler, tuhaflıklar
Garbbatı, avrupa
Gâribyurdundan uzak kalan, bilinmeyen,
Gayeamaç, sonuç, bir şeyin son noktası, uç
Gayetaşırı ölçüde, pek çok
Gazeldivan edebiyatının en yaygın nazım şekli
Gılzetkabalık, sertlik
Girdabtehlikeli yer ya da durum
Girizankaçan, firar eden
Girudârsavaş
Giryegözyaşı
Gisuuzun saç, omuza dökü len saç
Gubarkeder
Gulgule -hizgürültü yapan
Gulgulesgürültü patırtı
Gum -nameseri kalmamış kaybolmuş
Gunagunçok çeşitli
Gurebâyabancı, kimsesiz
Gurübgüneşin batması
Gusnkırılmış dal, ağaç dalı
Gümrahgür, bol, sık, çok Güne: gidiş
Güşişitmek, duymak
Güyâsanırsın ki, sanki sözde
Güzinnadide, seçilmiş, seçkin, beğenilmiş
Hab gâhyatak odası
Hab- ı sükûnsakin uyku
Habesahip olmak
Hacetgereklilik
Hacilutanmak , utanmış
HaçHristiy anlıkta önemli bir sembol
Hadyetki, sınır
Hadimhizmetkâr , hizmetçi Haiz: bir şeyi
Hâkyer, toprak
Hakaikhakikatler
Hakdanallah’ın yarattığı kul
Hakitoprak
Hakikatgerçek
Hakikat -ı yeldauzun gecenin gerçeğ i
Hâkim -i fıtratyaratılışın hâkimi
Hakirküçük , önemsiz
Hakkı hayathayat hakkı
Hak-saryere sermek, toz toprak içinde kalmış,
Haldurum, vaziyet, görünüş, tavır
Halaskurtuluş kurtulma
Halefarkadan gelen, ardından gelen kimse
Haleti rühiyyeruh durumu
HalifeH z Muhammet’ten sonra, onun vekili
Halikyaratıcı, yaratan
Halildolu, sağanak
Halisanecandan
Halkortaya koymak, meydana çıkarma k
Hallakyaratıcı
Hamakatahmaklık, aptallık Hamaset: kahraman, kahramanlık , yiğitlik
Hamiyyetmilleti himaye etmekte, korumakta
Hamuşsakin, suskun
Han ü manev bark, ail e ocağı
Hande -i nurparlak gülüş
Haneev, konut
Hanumansızevsiz
Harhor, hakir, adi, aşağı
Haratepinme oynama
Harabyıkılmaya yüz tutmuş ve çok eski ve
Harameynmekke ve medine şehirlerini birlikte
Harasdilsizli k, dilsiz olma
Harbsavaş
Hardezorlu
Harempadişahın aile yaşamını sürdürdüğü,
Harim - i dindinin korunması
Hârimyasaklanan, korunan, saygı duyulan şey
Harim -i canansev gili yuvası
Hasbigönüllü olarak ve karşılık beklemeksizin
Hasılortaya çıkan, türeyen, var olan
Hasirezarara uğrayan
Hasiscimri
Hasmen büyük düşman
Hasmımdüşman
Haşözel, çok yakın
Haşaİslam dininde uygun olarak kabul
Haşrbirlikte olmak, yan yana olma, toplanmak
Haşyetkorku, korkma, endişe duyma
Hatırdüğün
Hatırat - ı latiftatlı hatıralar
Hatipsöz söyleyen, cemaatte topluluğa karşı
Hatmi enfasnefesleri tükenmek, ölmek
Hatveadım, mesafe
Havaliçevre, dolay, yöre
Havasyüksek seviyede olanlar
Havatırakla gelmek
Haviihtiva eden, içeren
Havsalazihnin bir şeyi kavrama derecesi
Havvasyüksek seviyede olanların, üstekilerin
Hayautanmak, çekinmek
Hayat ı nevyepyeni yaşam
Haybetsaygıya dayanan korku, mahremiyet
Hayfayazık
Haymeçadır
Hayretbeklenmedik, şaşırtıcı, garip bir şeyin
Haysiyetşeref, itibar
Hayyizmekân, yer, makam
Haziniçe dokunan, üzüntü verici, acıklı
Hederboşa gitme, ziyan olma bir işe yaramama
Helakorta dan kaldırma, yok etme
Helecantitretme, çarpıntı
Hemaltaşımak
Hemşizadekız kardeşin çocuğu
Hercümercdarma dağın Herdem: taşımak
Herzesaçma sapan söz ya da davranış . boş
Hestivarlık, var olma
Hevaldost
Hey’etk urul
Heybetyücelik, azamet, büyüklük
Heybetligörünüşü korku ve saygı uyandıran
Heyhatyazık, yazık ki anlamında kullanılır
Heyulakorkunç hayal, ürkütücü şey
Hezelalay, şaka
Hezeyanabuk sabuk konuşma saçma sapan
Hezeyassayıklama
Hezimetbozgun
Hicran - ı müebbedsonsuz ayrılık
Hicranayrılık
Hidayetbir kimseyi tanrı tarafından
Hiddetsinir, öfke
Hikmet i kurankurana mahsus hikmet
Hilafzıt
HilkatAllah’ın yaratması
Himme tkayırma ,yardım,çaba,çalışma
Hiramyürüme,gezinme, salınarak eda ve naz
Hissi -i milliyetmilliyet duygusu
Hizbkısım, parça
Hotozeski zamanlarda kadınların başlarına
Hödükanlayışı kıt, kaba saba kimse
Hucü msaldırı
Hucüssessiz, sakin durmak, alçak gönüllü
Hudadoğru yol veya doğru yolu gösteren kişi
Hufreçukur
Hululbirşeyi çözmek bir yere intikal etmek
Hunukanı
Hurabbakımsız kalmış, bakımsızlıktan
Hurafharfler